Dumlupınar’da Şehit Askerin Mezarı Başında
Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla,
Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla,
Elbette bağı vardır "olmuş “un "olacak “la.
Dudağa değer gibi şimdi alnı her erin,
Bu havada ruhları dolaşır şehitlerin.
Biz, bu kutsi havanın içinde var olmuşuz,
Biz, bununla yoğrulmuş, biz bununla dolmuşuz.
Sadece dövünmedik "Vatan! İstiklal!" diye,
Sakarya boylarından çıktık Kocatepe'ye;
Bu yol ki hürriyetin, kurtuluşun yoludur,
Zincirsiz yaşamanın tek çıkar yolu budur.
Bir daha nikahlıydık sevgili hürriyete;
Kahramanlık Tanrı'dan vergidir bu millete...
Bir damla asil kanda bir mucize saklıdır,
Bu topraklar Türklüğe inanmakta haklıdır.
Akdeniz'e tank gibi koştu bütün kağnılar,
Ey sevgili istiklal, ey güzel Dumlupınar!
Elbet yiğit olanlar layık böyle toprağa;
Selam şanlı orduya, selam şanlı bayrağa,
Selam ey Başkumandan, Mustafa Kemal selam;
Emanetin yaşıyor, güven, imanımız tam:
Omuzlarımız hisar, başlarımız burç yurda,
Can vermeğe and içtik hepimiz tek uğurda!
Bir tarihten gelinir, bir tarihe gidilir;
Yaşamak isteyenler savaşmasını bilir.
Zamanın kahramanlar gelebilir hakkından,
Bize sesler geliyor uzaklardan, yakından.
Duyuldu mu bir kere "-Haydin silah başına!"
Yeniden girişiriz istiklal savaşına...
Ödü varsa düşmanın, meydan açık, hazırız:
Bu toprakta biz doğduk, biz yaşadık, biz varız!
Kından sıyrılmış kılıç, top ağzında mermiyiz,
Dumlu çocuklarıyız, hiç yoldan döner miyiz?
Söz verip baş koymuşuz: İstiklal bize haktır,
Buna göz diken düşman çıksın, kahrolacaktır!
Yurt Duyguları
Düşmez yere haşa, o bizim bayrağımızdır,
Bir fecr olarak doğmadadır her dağımızdan.
Ay yıldız o mazideki bir süstür, emin ol,
Atide güneşler doğacak bayrağımızdan.
Altında yatarken de bizimdir yerin üstü,
Bir kal'a olur toprağımız vecde gelir de;
Dağlar, kayalar göğsümüz üstünde tepinse,
Düşmanları biz ram ederiz kan kesilir de.
Deryaları kan, taşları bitmez kemik olsa,
Bir son nefesin aynı olup bitse nesimi,
Ölmez bu vatan, farz-ı muhal ölse de hatta
Çekmez kürenin sırtı o tabut-ı cesimi.
İstiklal Ordusu Şehitlerine
Düne kadar en akur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat, rahat uyuyun son aşiyanınızda!
Artık ne gözlerinizde köye dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da!
Varsın dolu bulunsun bir emelle gönlünüz,
Siz tarihin övdüğü herkesten büyüksünüz,
Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda!
Fani akislerini kaybeden sesleriniz,
En mağrur alınlara diyebilirler eğil,
Ebediyet en küçük payedir yanınızda!
Çünkü hürriyet için söndü nefesleriniz;
Yadınıza yabancı badiyelerde değil,
Ana vatanınızda, ana vatanınızda!
Kemalettin KAMU
Vatan İçin
Bir çığ olduk koptuk Orta Asya'dan,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Coştukça kaynadı, damarlarda kan,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Irmaklar misali coşup, taşmışız,
Küheylanla Altaylardan aşmışız.
Zaferlerden zaferlere koşmuşuz,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Şehit dolu toprağımız, taşımız,
Eğilmedi, eğilemez başımız.
Ezelden ebede sürer koşumuz,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Türk'üz adımız var, şanımız kadar,
Her gün ufkumuzdan bin şimşek çakar.
Bu millet isterse, cihanı sarsar,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Süleyman ÖZBEK
Vatan Destanı
(Milli Marş güftesi için yazılmıştır)
O kadar dolu ki toprağın şanla,
Bir değil sanki bin vatan gibisin,
Yüce dağlarına çöken dumanla,
Göklerde yazılı destan gibisin.
Hep böyle bulutlar içinde başın,
Hilali kucaklar her vatandaşın.
Geçse de asırlar, tazedir başın,
O kadar leventsin, fidan gibisin.
Çiçeksin, bayılır kuşlar kokundan,
Her dalın bir yay ki zümrüt okundan.
Müjdeler fısıldar Ergenekon’dan:
Bu sese gönülden hayran gibisin.
Ey bütün cihana bedel Türk ili,
Açtığın cenklerin yoktur evveli.
Tarih bir nehir ki coşkundur seli,
Sen ona nisbetle umman gibisin.
Bir yandan hep böyle taştın, köpürdün
Bir yandan cefalı bir ömür sürdün.
Fakat ne derece ezildinse dün,
Şimdi yine tunçtan kalkan gibisin.
Bir insan nihayet kemikle ettir,
Bu et, bu kemiğe can hürriyettir.
En büyük hürriyet cumhuriyettir,
Demek ki şimdi sen bin can gibisin.
Ey ana toprağı, Ey Anadolu,
Açıldı önünde Türklüğün yolu.
Hamdolsun her yanın bereket dolu,
Cennette bir yeşil meydan gibisin.
Yeni bir ay ördün al bayrağına,
Girdin en sonunda irfan bağına,
Medeni hayatın nur ırmağına,
Ezelden susamış ceylan gibisin...
Halid Fahri OZANSOY
Türk zaferi
Altın harflerle yazıldı bu gün
Zafer ilan edildi
30 ağustos günü
Bayramlar verildi.
Şimdi bizde kutlarız
Bu güzel günü
Şerefle anarız
Sevgili ATATÜRKÜ.
TÜRKİYE bizimdir bizim
Zafer bayramıdır bugün
Bu toprak bizimdir bizim
Kimseye vermeyiz.
Türk Bayrağı
Kahramanlar bucağında uyandın,
Şehitlerin kanlarıyla boyandın,
Nice düşman kalesine uzandın,
Sana selam ey şanlı Türk bayrağı.
Çırpınarak dalgalanır kanadın,
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradın?
Gölgende can vermek ister evladın,
Bir kalandır her bir Türk'ün kucağı.
Ey şerefin, büyüklüğün fermanı,
Ey kavgalar tarihinin destanı,
Seni ister şu toprağın her yanı,
Sensiz tütmez, yurdun hiç bir ocağı.
İbrahim Alaattin GÖVSA
Türk
Yurdumuzun dostuna dost, düşmanına düşmanız,
Bizi sorun tarihlere, biz nasıl kahramanız.
Göz dikilmez bu vatana, yan bakılmaz bayrağa,
Kahramanlar nesliyiz biz, Oğuzun soyundayız.
Biz cihana karşı durduk,
Ezdik düşmanı yere vurduk.
Karşımızda secde etti, en kavi düşman bile,
Kim bilir, kaç gazaya şahit oldu bu yerler?
Destan oldu savletimiz, azmimiz, dilden dile,
Bize, "Yılmaz, korku bilmez, arslan oğlu Türk"
derler.
Biz cihana karşı durduk,
Ezdik düşmanı yere vurduk.
Ahmet Muhip DIRANAS
Soyumuz
Bulutları delip geçse bir gün çok mu boyumuz;
Kaç bin yılın gövdesinden kopup gelmiş soyumuz!
Nice nice yüzyılları biz devirmiş yıkmışız;
Nice ünsüz kuru başı kovuklara tıkmışız.
Kollarımız yeri sarmış, düşüncemiz gökleri,
Varlıklardan öbür yanda bu ulusun kökleri!
Denizleri dinlemişiz, yıldızlara bakmışız;
Geçmişlerden öç almışız, geleceğe akmışız!
Dört bir yana akın etmiş Türk atası durmamış,
Nerde otağ kurmuşsa o boşu boşuna kurmamış!
Takmış yayı arkasına çelikten bir ay gibi,
Yelesini yele vermiş kişneyen bir tay gibi!
Ululuğun bağlarını o olmuş ilk bağlayan,
Güzelliğe gönül veren, ülkü için çağlayan!
Doğruluğu o göstermiş en arı öğüt gibi;
İnceliğe o titremiş narin bir söğüt gibi.
Nice bin yıl çelmemizi dalgalara takmışız,
Enginleri çiğnemişiz, şimşek olup çakmışız.
Görülmemiş bir tek tepe, bu soy ona çıkmasın;
Duyulmamış tek bir engel, bu soy onu yıkmasın.
Gene bugün yalazlarla, köpüklerle doluyuz;
Bu ak soyun oğluyuz biz, bu ulusun koluyuz.
Fazıl Ahmet AYKAÇ
Sancağa
Ellerde dolaşan bu siyah sancak,
Göklere yükselen bir ah olmasın!
Doğru mu bu kadar ye'se kapılmak,
Korkarım, bu matem günah olmasın!
Milletin kalbinde yer etmez keder;
Asırlar değişir, seneler geçer...
Ne kadar karanlık olsa geceler,
Mümkün mü sonunda sabah olmasın.
Dilerse, her yüzde keder görünsün,
Yıldızlar yerlere düşüp sürünsün...
Dilerse, her taraf ye'se burunsun;
Sade senin yüzün siyah olmasın!
Bir kızıl alevdin gökte bir zaman;
Solardı renginden nuru güneşin.
Şimdi bir dumansın, kara bir duman;
Sinmiş gönüllere sanki ateşin.
Ağlıyor uzaktan bakan rengine,
Diyor: "Matemde mi öz vatanımız?"
Biz seni boyarız o kan rengine,
Var damarımızda hala kanımız!
Ey güzel sancağım, solmasın yüzün,
Biz henüz yaşarken ye'se bürünme!
Hicrana takati yok gönlümüzün,
Bu matem yüzüyle bize görünme!
Ey güzel sancağım, o "ay yıldızım,
Sana tarihinden kaldı hediye,
Üstünden eksilme vatanımızın,
Dalgalan bu "iller benimdir!" diye.
Orhan Seyfi ORHON
Otuz Ağustos Zafer Bayramı
Sevr Antlaşmasıyla düşmanlar bir olarak
Yaşama hakkımızı elimizden alarak
Türk buna boyun eğer hayaline dalarak
Yurdumuz bir kalemde düşmanlara verildi
Yüzyıllarca, özgürce bağımsız yaşıyorduk
Türk’ün şan şerefini beraber taşıyorduk
Gaye bir, davamız bir Tek yöne koşuyorduk
Biz varken bu alemde yurdumuza girildi
Kabul edilemezdi Savaşmaya başladık
İlk olarak çete ve hainleri haşladık
Akabinde batıda Yunanları taşladık
Karşımıza duranlar bir bir yere serildi
Tokadı yiyen Yunan Saldırıya geçince
Atatürk emir verdi meşhur andı içince
“Ya ölüm ya istiklal” parolasın seçince
Her şehadetten önce bir kahraman dirildi
Ülkenin her tarafı savaş alanı idi
Bu taktik Atatürk’ün deha planı idi
Taktiklerin içinde doğru olanı idi
Bu yöntemle düşmanın bel kemiği kırıldı
Bu vatan karış karış ıslandı Türk kanıyla
Fedakar Mehmetçikler Hakka koştu canıyla
Kurtardı bu vatanı, şerefiyle şanıyla
Allah’ın izni ile mutlu sona varıldı
Dokuz yüz yirmi iki ağustosun sonları
İşte bu vakitlerdir Türk’ün şanlı anları
Otuz ağustos günü yıkmıştık düşmanları
Ebedi zafer bizim, saadete erildi
Mikdat Bal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder